Tarihçe 07 Ekim 2024, 22:29
Tarihçemiz
- KARAHALİL’İN TARİHİ
Karahalil’in tarihi çok eskilere dayanır. Belediye kaynaklarında kasabanın tarihi ile ilgili şu bilgiler mevcuttur: “En inanılan kaynaklardan öğrenildiğine göre Türklerin Avrupa’ya geçişlerine müteakip Avrupa içlerine doğru akınlar başladığı sıralarda Fatih Sultan Mehmet Han’ın veziriazamlarından Candarlı Kara Halil Paşa seraskerliğe getirildiği 1368-1386 yılları arasında orduları ile birlikte Kırkkilise (Kırklareli), Babaeski’yi zapt ettiği zaman, daha ilerilere doğru akın yaptığı vakit orduları ile bugünkü kasabanın bulunduğu dar vadi içinde konaklar ve kışı burada geçirir. İlkbaharda akınlar için yola düzüldüğünde hasta, sakat ve diğer sebeplerle yoluna devam edemeyen askerler bir miktar ağırlık ile burada kalırlar ve kasabanın ilk nüvesini teşkil ederler. Daha sonraları Fatih Sultan Mehmet Han Kırım’ı Osmanlı İmparatorluğuna kattığı zaman orada bulunan Tatar Türklerinden bir kısmını Karahalil’e getirip yerleştirir. Uzun tarih boyunca birçok istilalara maruz kalan köy mütehaddit defalar yakılıp yıkılmışsa da benliğini muhafazaya Muaffak olmaya devam etmiştir. Ve kasabamızın ismi buradan Karahalil olarak kalmıştır. İstiklal harbinden öncesine kadar nüfusunun %90’ını Gagavuz denen Rum cemaatinden müteşekkil olan ve %10’u Sultanlar talikatı denen bir talikat bulunarak ve bu talikat ile birlikte Gagavuzlar beraber yaşamışlar…”. Bu bilgilerde birkaç hata göze çarpar. Bunlardan birincisi Babaeski’nin fethi 1361 yılına rastlar. O tarihte Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa kazaskerlik görevindedir. Bu vezir I. Murat devrinde yaşamış ve vezirlik yapmıştır, 1387’de ölmüştür. Fatih Sultan Mehmet Han’a vezirlik yapmış olması imkânsızdır. Fatih Sultan Mehmet Han’a vezirlik yapan ve İstanbul’un fethinden kırk gün sonra idam edilen Çandarlı Kara Halil Paşa, Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa’nın torunudur. İki şahsiyet birbirine karıştırılmıştır. Beldeye ismini veren Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa olmalıdır. Kırklareli’nin fetih tarihine baktığımızda ise 1368 yılıyla karşılaşırız. Böylelikle belediye kaynaklarında yazan tarihle uyum sağlanmış olur. Ancak yine padişah I. Murat, veziri ise Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa’dır.
İkinci yanlış ifade ise “İstiklal harbinden öncesine kadar nüfusunun %90’ını Gagavuz denen Rum cemaatinden…” oluşmasıdır. Her ne kadar sözlü kaynaklar da kasabanın eskiden Rum köyü olduğunu söylese de Diyanet Vakfı’nın İslam Ansiklopedisi’nde Gagavuz tanımı şu şekildedir: “Balkanlar’ın kuzeydoğu kesiminde yaşayan Hıristiyan Türk topluluğu”. Bu bilginin ışığında yine ikilik göze çarpar. Burada eskiden yaşayan halk Rumlardan mıdır yoksa Hıristiyan oldukları için sonra gelen halk onları Rum diye mi nitelendirmiştir? Bu konuda saptama yapmak çok güçtür.
Araştırmacı-yazar Nazif Karaçam’ın Efsaneden Gerçeğe Kırklareli isimli kitabında Karahalil Kasabası hakkında yazdıkları ise şunlardır: “Kasabanın eski kayıtlara göre asıl adı Kara Ali’dir, sonraları neden Karahalil olduğu bilinmiyor. Yalnız 1402’den sonra başlayan ve 1413 yılına kadar süren Fetret Devri’nde, Trakya’da Musa Çelebi egemen iken yanında önemli rol oynamış bulunan Karahalil’in adına izafeten buraya Karahalil denmiş bulunması düşünülebilir. Osmanlı Devleti’nin ilk yıllarında Rumeli’ne geçen Horasan Erenleri, Akıncı Evliyalar arasında Kırk Karabahadır bulunduğunu da Karahalil ile bağlantılı görmek pek yanlış olmaz. Karahalil üzerine araştırma yapmış ve bir de tez hazırlamış bulunan Eğitimci Ülbiye Kurtulmuş, kasabanın kuruluş tarihini Fatih zamanına endekslemekte, Fatih’in Kırım’ı aldığında bir kısım Tatar grupları buraya getirip yerleştirdiğini söylemektedir. İkinci bir bilgi olarak şu tespitler dikkati çekmektedir: Çandarlı Kara Halil Paşa kasabanın güneyinde bulunan Hazinedar köyünde oturmuştur. Bu esnada kasabanın bugün sahip olduğu araziyi çiftlik olarak kullanmıştır. Çandarlı Kara Halil’in evi ve hazinesi orada olduğu için bu köye Hazinedar denmiştir. Bu söylenceye ek olarak şu bilgiyi eklemek gerekir. Osmanlılarda padişah hazinesi çok kez padişah ile birlikte taşınırdı. Bu işin sorumlularına Hazinedar denirdi. Kasabaya da Kara Halil’in Çiftliği anlamında Karahalil denmiştir. Ancak geçmişte Karahalil’de oturan Bulgar azınlıklar da vardı.”
Şimdi Karahalil’in bir mahallesi olan Hazinedar köyü hakkındaki söylenceyi biz de çok defa halktan dinledik. Bizim dinlediğimiz Çandarlı Kara Halil Paşa kasabamızda oturuyormuş, hazinesi Hazinedar köyündeki kuyulardan birinde saklıymış, hatta Karahalil’e 7 km uzaklıktaki Kuzuçardağı köyünde de kuzularının çardağı varmış gibi rivayetler halk içinde eskiden beri söylenmektedir. Hazinedar mahallesinde yaptığımız derlemelerde kaynak kişilerimizden Sabahattin Yavuz Hazinedar’ın kuruluşuyla ilgili şu bilgileri verir: Kırklareli sancakmış, Edirne daha büyük bir vilayet. Oradakilere erzak buradan çıkıyormuş. Buradan çıkan erzakı oraya götürmek için haliylen bir para ödeniyor. Zaman geliyor oradaki hazine, maliye yani şimdiki maliye dara düşüyor, herhalde dara düştüğü için hazine dara düştü diyorlar. Hazinedar da maliye bakanı, o zamanki maliye bakanı arada gelirmiş buraya. Hazinedar geldi, hazinedar geldi. Bu isim Hazinedar oradan kalıyor (16/24).
Karahalil eskiden Rum köyü olarak bilinmesine karşın Hazinedar ve Demirkapı çok eskilerden beri Türk köyü olarak bilinir. Yani halkın çoğunluğu Gacaldır. Sonraları bu köylere de Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya gibi yerlerden gelen muhacirler yerleştirilmiştir.
Eskiden köy olup şimdi Karahalil’in bir mahallesi sayılan diğer bir yer ise Demirkapı’dır. Burada yaptığımız derlemelerde ise Demirkapı’nın tarihi ile ilgili hiçbir bilgi elde edemedik. Fakat Nazif Karaçam’ın Efsaneden Gerçeğe Kırklareli adlı kitabında bizi aydınlatacak bilgiler mevcuttur: “ Bucak köylerinin çoğunluğu Osmanlılar zamanında kurulmuşlardır. Demirkapı, eski adı ile Guraba sözcük anlamı ile fakirlerin ücretsiz tedavi gördükleri, kendilerini baktırdıkları yer anlamına geliyorsa da buradaki anlamı bu değildir. Gureba Osmanlı ordusunda sipahi askerlerinden bir kolun adıdır. Sipahi askeri ise, Osmanlı Devleti’nde süvari askeridir. Büyük toprak sahibi öşür denilen bir çeşit vergisini aldığı araziye karşılık, savaş zamanında cephaneleri ve devlet tarafından karşılanmak suretiyle kendi hayvanları ile savaşa katılırlardı. Onların askerlerine sipahi denirdi. Tarihte Anadolu ve Rumeli sipahileri diye iki çeşit sipahi vardı. Bu iki çeşit sipahiden başka dört ayrı sipahi daha vardı. Sipahi ağalarının sağında yürüyen ve kırmızı-beyaz bayrakları olanlar Sağ Ulufeciler (Eski bir sınıf Osmanlı süvari askeri) idi. Silahtarların solunda yürüyenlere, yeşil bayraklılara Sol Gurabalar, (Ulufecilerin) sağında yürüyen, beyaz bayraklı olanlara ise, Sağ Gurabalar denirdi. Demirkapı Osmanlı tarihinde, Osmanlı Süvari Askeri (Ulufecilerin) sağında ve solunda yürüyen askerlerin üssü, toplandıkları yerdi.
- NÜFUS VE YERLEŞİM
Karahalil’in tarihi ile ilgili belediye kaynaklarındaki bilgiler şöyle devam eder: “Cihan harbinde köyümüz Yunanlıların istilasına uğramış ve bu istilada Sultanlar sülalesi köyümüzü terk etmeğe başlamışlar, Balkan harbinde Yunanistan’dan gelme 10 hane Türkle Gagavuzlar bir arada yaşamışlar. İstiklal Savaşı’nda Türkiye’nin sınırları çizilerek Gagavuzlar ve Yunanlılar Yunanistan’a ve etrafta bulunan Türkler köyümüze getirilerek yerleştirilmiştir. 1935 yılında Bulgaristan’dan gelen 50 hane muhacir iskân edilmiştir. 1951 yılında 10 hane göçmen Bulgaristan’dan gelerek köyümüze iskân edilmiştir. 1956 yılında Yugoslavya’dan 3 hane muhacir gelmiştir”.
Derlediğimiz metinler de bu bilgileri doğrular niteliktedir. Kasabamızdakiler geldikleri yörelere göre isimlendirilmişlerdir: Serezli, Adalı, Kılkışlı, Arnavut, Doyranlı, Çullu (kendilerini Yörük olarak isimlendirirler) gibi. Köy Pomak köyü değildir. Pomak yoktur, olanlar da başka köylerden gelin olarak gelmişlerdir. Bunların dışında Gacal ve Dağlı grupların üzerinde durmak gerekir. Gacallar kendilerini yörenin yerlisi olarak tanımlarlar. Fakat Karahalil’in eskiden bir Rum köyü olduğuna inanılır. Böyle olunca yerli olmalarına imkân yoktur. Olsa olsa Kırklareli ya da Edirne civarından göç eden Türk gruplar oldukları düşünülebilir. Köyün çoğunluğunu teşkil eden Dağlılar ise yoğunluklu olarak 1935 ve 1951 senelerinde Bulgaristan’dan (Kırcaali, Koşukavak Kasabası’ndan) göç eden ve Karahalil’e yerleştirilen muhacirlerdir.
Çullular (Yörükler) köyün %30’unu oluşturmaktadır. Selanik taraflarından geldiklerini dile getirmektedirler. Köyde Selanik’ten geldikleri bilinen başka gruplar da vardır.
Adalı’ya Gacal da denir. Fakat bütün Gacallar Adalı değildir. Adalı daha çok Kavala ile Gümülcüne arasında Yelburgaz ve Ahırköy’ü de içine alan bölgeden gelenlere verilen isimdir. Kaynak kişilerimiz bize bu bilgileri vermiştir.
Serezli Yunanistan’ın Serez (Serrai) ilinden gelenlere verilen isimdir. Kılkışlı yine Yunanistan’ın Kılkış (Kilkis) kazasından gelenlere verilen isimdir. Doyran da yine Yunanistan’da bulunan bir yer ismidir, ordan gelenlere de Doyranlı denir.
Babası kasabaya ilk yerleşenler arasında bulunan kaynak kişilerimizden Reyhan Sayan’ın verdiği bilgiler ilgi çekicidir. Babası tahminen 1926’da Serez’in Komoryan köyünden kasabamıza mübadele ile gelmiştir. Kasabamızda hayatını sürdürürken bir gün köyde eskiden oturmuş olan Rumlardan birinin torunu dedelerinin doğup büyüdüğü yeri merak edip kasabamıza gelmiştir. Yunanistan göçmeni olduğu ve Rumca bildiği için Yorgi isimli Rum’a köyü kaynak kişimizin babası tanıtmıştır. Daha sonra Rumlar kasabayı birkaç kez daha ziyaret etmişlerdir. Onların da Yunanistan’a daveti üzerine kaynak kişimiz ve babası da göç ettikleri köyü ziyaret etme fırsatı bulmuştur. Komaryan köyüne gittiklerinde kaynak kişimizin babası büyük bir ilgi ve sevinçle karşılanmıştır. Köydekilerin nereden geldikleri sorulduğunda hemen hepsinin Karahalil’den oraya yerleştirildikleri anlaşılmış ve Yunanistan’daki Türk kafileye sevgi ve ilgi artmıştır. Rumlar Karahalil’de geçen eski günlerini hatırlamışlar ve Karahalil’in toprak verimliliğini anlatan o cümleyi söylemişlerdir: “Karahalil ovası, altın yuvası.” bu söz aynı zamanda Yunanistan’a göç ettirilen Rumların Karahalil’de bıraktıkları değerli eşyalarına da işarettir. Daha sonra mübadele ile Karahalil’e gelen Türkler iki katlı eski Rum evlerine yerleştirilmişlerdir. Kasabanın yeni sahipleri ise bu evleri görünce şu maniyi söylemişlerdir:
“Karahalil beyleri,
Yıkık dökük evleri,
Muhacirler gelince,
Sıva gördü evleri”
Gerçekten de muhacirlerin sıvası meşhurdur, çiçek gibidir. Yörede muhacir sıvası terimi vardır. Kasabamızda çok farklı gruplar var gibi gözükse de halk aynı kültür dairesi içinde bir bütündür. Eskiden Dağlılar sadece Dağlılarla, Gacallar sadece Gacallarla evlenirken bugün öyle bir ayrım söz konusu değildir. Topluluklar kaynaşmıştır ve ortak bir ağız, gelenek görenek, inanışlar oluşmuştur ve kuşaktan kuşağa aktarılmaktadır.
Karahalil 1968 yılında belediye olmuştur. İlk belediye başkanı Osman Seçen’dir. Demirkapı ve Hazinedar önceden köy olup kararla Karahalil Belediyesi’ne bağlanmıştır. Belediye sınırının yeniden çizilmesiyle ilgili belgede şu ifade geçer. “Kırklareli İli Babaeski İlçesine bağlı Demirkapı Köyü, Kırklareli İli Babaeski İlçesine bağlı Karahalil Belediye Meclisinin 03.01.2006 tarihli ve 4 sayılı kararı ile Karahalil Belediyesine katılmıştır. Aynı şekilde “ Kırklareli İli Babaeski İlçesine bağlı Hazinedar Köyü, Kırklareli İli Babaeski İlçesine bağlı Karahalil Belediye Meclisinin 04.03.2008 tarihli ve 4 sayılı kararı ile Karahalil Belediyesine katılmıştır”. Bu iki köyün de Karahalil’e katılmasıyla belde sınırları genişlemiş, nüfusu artmıştır. 2011 yılı nüfus sayımına göre Karahalil Beldesi’nin nüfusu 2282’dir. Mahalle sayısı 6’ya yükselmiştir:
- Halilpaşa Mahallesi
- Fevziçakmak Mahallesi
- Kemalpaşa Mahallesi
- Birlik Mahallesi
- Demirkapı Mahallesi
- COĞRAFİ ÖZELLİKLER
Karahalil bağlı bulunduğu il Kırklareli’ne 23 km, bağlı bulunduğu ilçe Babaeski’ye ise 22 km uzaklığında bir yerleşim birimidir. Beldenin doğusunda Yenimahalle ve Karacaoğlan köyleri, güneydoğusunda Demirkapı, batısında İnece deresi, güneybatısında Hazinedar ve kuzeyinde Dokuzhöyük köyü bulunmaktadır. Karahalil küçük bir tepenin eteğinde kurulmuştur, etrafına göre kuytuda kalmaktadır.
Belediye kaynaklarında yazım tarihi belli olmayan bir belgede Karahalil’in iklimi ve bitki örtüsü hakkında şu bilgiler mevcuttur: “Kasabamızın yüksekliği ilçemiz Babaeski’nin yüksekliğinden biraz fazladır. İklimimize etki eden doğal etmen yoktur. Kışları soğuk, yazları sıcak ve kurak geçmektedir. Kışın ısı asgari (-15°) yazın ise (+35°) e varır.
Kasabamızın bitki örtüsü step ve bozkırdır. Sulanabilen yerlerde kavak ve söğüt ağaçları ekilidir. Kasabamızın dikkati çeken endüstri bitkileri arasında ayçiçeği, buğday, şekerpancarı gelir. Pancar Alpullu Şeker Fabrikası’na, ayçiçekleri ilçemizdeki nebati yağ fabrikalarına götürülmektedir. Pancardan şeker, küspe ve melas, ayçiçeğinden yağ, küspe, çekirdek kabuğu ve sap elde edilir. Sapları ve kabukları yakacak olarak kullanılır.”
- GEÇİM KAYNAKLARI
Halkın geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. İkisi de modern şartlarda yapılmaktadır. Tarımda makineleşme ileri derecededir. Hemen her evin traktörü ve tarım makineleri bulunmaktadır. Hayvancılık kışın ahırlarda, yazın ise açık besi şeklindedir. Yine hayvancılıkta da modern sağım ve sulama teknikleri kullanılmaktadır.
Daha çok ayçiçeği, buğday, arpa, mısır, yonca gibi hayvan besiciliğinde kullanılmaya elverişli tarım ürünleri yetiştirilir. Önceden köyün geçim kaynaklarından olan şeker pancarı üretimi devlet eliyle büyük oranda kısıtlanmış ve durma noktasına getirilmiştir.
- BÖLGENİN DİL ÖZELLİKLERİ
Balkanların çeşitli coğrafyalarından gelerek Karahalil halkını oluşturan insanlar ortak bir ağız da oluşturmuşlardır. Gacal Ağzı, Dağlı Ağzı gibi ağızları kesin çizgilerle ayırmak artık pek mümkün değildir. Birkaç kelime farklılıklarının dışında konuşmalarda değişiklik yoktur. (Örneğin; Yörük teyzeye tete, Dağlı ise tiyze der. Yörük dede der, Dağlı ağababa der.)
Önceden ayrımı yapılabilen bu Rumeli ağızları artık tek bir ağza dönüşmüştür. O ağız da kitle iletişim araçlarının artması, okuma yazma oranının yükselmesi, büyük şehirlere göç vb. sebeplerle yok olmaya yüz tutmuştur.
Diğer Rumeli ağızlarında olduğu gibi Karahalil Ağzı’nda da h harfinin kullanım yeri sıkıntılıdır. H harfi genelde düşer, fakat olmaması gereken bir yerde de ortaya çıktığı görülebilir. Bu durumu özetleyen bütün Trakya’da bilinen bir söz vardır. “Ayrabolu’ya gittim, hayran içtim, ayran kaldım.”
Ayrıca Karahalil Ağzı’nda şimdiki zaman çekiminde -yı, -yi, -yu, -yü ekleri tercih edilir. Bu anlamda Kırklareli’nin köylerinden biraz farklıdır. Yine de Karahalil ağzı Rumeli Ağzı’nın en güzel örneklerinden biridir.
KAYNAK
T.C
ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ
FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ
KARAHALİL AĞZI
LİSANS TEZİ
HAZIRLAYAN
Esra SIZAN
DANIŞMAN
Doç.Dr. Erol ÖZTÜRK